1 Mayıs 2008 Perşembe

Para politikasında ince hesap dönemi


Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz Ocak ayındaki ikazlarını 3 ay sonra yıl sonu enflasyon hedefini iki katına çıkarak somutlaştırdı.

Yılmaz, “Enflasyon hedeflerinin sadece para politikasının etkisi dışındaki unsurlara bağlı olarak hedeften çok büyük ve uzun süreli sapmalar görülmesi ve orta vadeli hedeflerin anlamsız kalması durumunda hedefte bir revizyon kaçınılmaz gözüküyor” demişti.

AS Haber Ajansı’nın (asha) derlediği haber analize göre, bütçedeki faiz yükü 2008’de ağırlığını giderek daha da hissettiriyor. Yatırımlara ayrılan ödenek önemli ölçüde kısılmasına ve son dört yılın altına çekilmesine rağmen faiz cephesinde iyimser bir gelişme bulunmuyor. Devlet bu yıl bütçenin yüzde 30’unu faize verecek. Merkez Bankası, faiz harcamalarının yanında enerji ve gıda fiyatlarının etkisiyle enflasyonu revize etmedi ancak yıl sonu itibariyle yüzde 9.3 olarak tahmin etti ve uyarılarda bulundu. Açıklamaya göre, 2008 yılının yüzde 4’lük hedefi 2011 yılına ötelendi. Gelişmeler çerçevesinde Türkiye’nin ihtiyatlı stand-by’ın yanında ihtiyatlı enflasyon ve para politikası görünümüne gireceği gözleniyor.

“Para politikasında ince hesap dönemi”

Analistlere göre, hükümet mali disipline daha fazla önem vermeli ki hiç değilse diğer hedeflerde bir sapma olmasın. Özellikle kamu harcamalarının bütçe hedefleri doğrultusunda önemli bir baskı yaptığı ortada. Faiz dışı fazla bir kere daha ön plana çıktı. Hedeflerin tutturulması ek finansmanı gerektiriyor. Seçimler öncesi zamla ek finansman yoluna gidemeyecek hükümetin kamu harcamalarını incelikle yapması daha mantıklı.

Enflasyonu aşağı çekmek için faiz oranlarını yükseltme şeklinde geleneksel uygulama; borç stokunu tetikleme ile borçlanma mekanizmasını zorlaştırmayı beraberinde getirebiliyor. Diğer taraftan müzminleşen bir büyüme tehlikesi de bir bilgisayar virüsü gibi kapıda bekliyor. Enflasyon sadece faiz çubuğunu kullanarak engellenmiyor. Arz arttırılarak talebin önü kesilebiliyor veya talebe gem vurulabiliyor. MB Başkanı Durmuş Yılmaz’ın ifadesiyle arz ve talep koşulları enflasyondaki düşüşü destekliyor ancak döviz kurlarındaki artışlar enflasyonu körüklüyor.

“FED düşürdü, TCMB yükseltecek”

Türkiye yüksek faiz ve düşük kur sistemiyle portföy yatırımlarını ülkeye çekerek cari açığını finanse ediyor. Türkiye’deki enflasyonu doların seyri belirleyecek. ABD Merkez Bankası’nın (FED) faiz indirimlerini ağırlaştıracağı yolundaki izlenimler dolarda değerlenmeyi ifade ediyor. FED çeyrek puan indirerek faizini yüzde 2’ye çekti. FED’in bu yılın sonuna kadar faizini 1’e kadar indirme yolunda kanaat daha hakim. Bu seyirde doların 1.5’lik parite değerini koruyacağı düşünülürse Türkiye’de yükseltilecek faizlerle doların dengede tutulma şansı bulunuyor.

Türkiye’de faiz artırımları ABD’nin tersine 100 baz puan daha üste koyarak yıl sonuna kadar 1.75 baz puan artırım şeklinde ifade ediliyor. Merkez Bankası’nın dövizde alım ve satım ihaleleri ile altının seyri enflasyona yönelik trendi daha netleştireceğe benziyor.

Hiç yorum yok: